Trajedi bu;

3fe5f284887e98cbb4f8e51fa16432e0

Trajedi bu; özgürlüğün karmaşası; onu kazandırmak ya da kaybettirmemek üzerine kurulu, sen kazanmaya ya da kaybetmemeye çalıştıkça bir başka esaretin hızlıca çizdiği sınırlarda yok oluyor olduğunu aklından bile geçirmezsin. Bir başkasının, senin zihninin parçalarını istediği gibi yerleştirmesine izin veriyor olmanın, sana kim olduğunu, ne olduğunu, neye inanman, neye inanmaman gerektiğini düşündürmesi ile başladığını görmemek, görememek ile bir varoluş sanrısı altında gelir yokoluş. Seni diğerlerinden bağımsız yapan şeye sahip olduğun bilinci asla sana altın bir tepsi içinde sunulmaz, ta ki sen… oysa özgürlüğün zihninde seni diğerlerinden bağımsız yapan şeye sahip olmanda olduğunu ansızın anlayana dek…

Dilâra B. Efeoğlu

kendine yürüyecek kadar adım varken…

Leonardo da Vinci 15 Nisan 1452, İtalya  2 Mayıs 1519, Fransa

            Leonardo da Vinci
    15 Nisan 1452~2 Mayıs 1519

Hiç kendine gülmeyi becerememiş insanların mayasından mutsuzluğun hamuru, sadece kusursuz olanın sevilmeye değer olduğunu düşünmek kadar değersizleştirdiği özünde bihaber olmak ekili kusursuzluğun tohumu ile büyüyen benliğinden…
Oysa yok olmak ile varolmak arasındaki o ince çizgisizlikte kendini görecek kadar aydınlık, kendine yürüyecek kadar adım varken…

Dilâra Başar Efeoğlu

Hem varmışcasına hem yokmuşcasına…

Johannes Vermeer 1632 - 1675

Johannes Vermeer
1632 – 1675

Hem varmışcasına hem yokmuşcasına
Hem ararcasına hem bulmuşcasına
Hem yalnızcasına hem kalabalıkcasına
Hep senmişcesine hep başkasıymışcasına
Bir noktaymışcasına bir soruymuşcasına
Zaman sana sen zamana karışırcasına
Hem rüyamışcasına hem uyanmışcasına

Solur hayatta kendini insan…

Dilâra Başar Efeoğlu

Ve der ki biri;

Carl White 1969 - ~~

Carl White 1969 – ~~

Her başlangıç bitişini taşır kendinde
Her bitişin başlangıcını taşıdığı gibi
Bittiği yerde başlar her şey yine
Yeni bir bitişe yol alırken kendine erişir varışlar.
Dış’ta yarattığı insan, iç’te yarattığı öz,
Sonsuzdur meyvesinden gayrı çekirdek, ölümsüz
Öz’e ek’tir hayata her bir tekrar
Şekil alırken büyür kanatlar,
Hakikatin şekilsizliğinde uçarlar

Ve der ki biri;

ruhum kanatlarından hiç kopmadı,
hiç inmedi yeryüzüne,
hiç ölümlü toprakları mesken tutmadı,
tutunmuşluğa mahkum olmadı benliğim,
yüreğim nefes kafesine hiç hapsolmadı…

Dilâra Başar Efeoğlu

Eşsizliğini taşıyandır içsel özgürlüğün

Elizabeth Jane Gardner 1837 - 1922

Elizabeth Jane Gardner
       1837 – 1922

Bir yok oluş, bir kayboluş sanısı değil midir şu biz insanoğlunda varolan bu denli büyük özgürlük kaygısı ve kendinden ayrı tüm diğerlerini var saymadıkça kendini yok saydığından bi haber oluşu.
Özgürlüğün karmaşası bu; kazanmaya ya da kaybetmemeye çalıştığın benliğini sınırları hızlıca çizilecek olan bir dışsal (görünüşsel) özgürlük ile varedeceğini sanmak,
Sonsuz sayıdaki parçalarından biri olduğu sonsuz büyüklükte bir puzzle olarak varsayabilirde evreni, bütünün kendisi olduğunu varsayamaz bir türlü. Hep bir ayırmak, hep bir ayrılmak, bu ebediyet deryasından azaltmak niye kendini. Bütüne dair olmak ait olmaktan daha az değilmiş gibi.
Oysa asıl özgürlük ancak varoluşun bütününü görmeye, yaratılışın içsel sesini duymaya başladığında kazandığın özgürlüğündür. Sadece içsel özgürlüğünü sağlama yolundaki insandır kendini tabiattaki tüm ahenkten ayırmadan yerini, bütünlüğünü görebilen.Ve bu bütünü görebilen insan gerçek özgürlüğüne yürüyor demektir. İçselleştirilmiş özgürlüğün ne sınırı vardır ne de sınıra ihtiyacı, varlık sebebinden uzaklaşmaksızın sende sen olmanın kudretini, verdiğin ve aldığın değer yargılarının yüksekliğini, eşsizliğini taşıyandır içsel özgürlük. Varoluşu bulmaktır varlığında…

Dilâra Başar Efeoğlu

Kendine doğru akar insan

Gustav Klimt,1862-1918

Gustav Klimt ~ 1862-1918

Bir nehire doğmak gibi yaşamak,
Kendine doğru akar insan
Bu gidiş kendine,
Yüzüyorum sanma
Taşınmaktasın,
Yüzmüyorum sanma,
Taşı bile yokluğuna değil varlığına sabırla bekleyen
Seni niye sürüklesin,
Dibini bilmediğin nehir, denize varır mı
Varır
Dibini bilmediğin nehirden varırsan denize
Denizin deniz olduğunu bilir misin
Bilmezsin,
Hakîkat nehirde bir hazine ise;
Dibinde midir nehrin
Sen yüzmenin batmak olmadığını anlayana kadar bilemezsin
Ne dibi ne üstü
Hem dibi hem üstü
Nehir hazine,
Hakîkat nehrin gayesinde,
Nehir’in gayesi denize akmak
Nehir ile ortak etmezsen gayeni
Akamazsın …

Dilâra Başar Efeoğlu

Hayat bir hikaye anlatır sana

M. C. Escher,17 Haziran 1898- 27 Mart 1972

M. C. Escher,  1898- 1972

Hayat bir hikaye anlatır sana, yaprak yaprak dizilir sanki önüne, ömrüne sayfalar. Eğer dinlersen; doğa’dır konuşmaya başlayan seninle. Bazen bir ses bir söz olur dökülür başka birinin ağzından kelimeler, o söyler sen dinlersin hece hece. Bir cevap olur bazen bir yazı, bazen bir resim, bazen bir film karesi gibi yaşananlar mıhlanırlar benliğine şaşarsın. Bir renk, bir şekil, ama büyülü bir an. Dinlersen duyarsın, duyarsan anlarsın, anlarsan bilirsin, bilirsen tamamlarsın.
Bir hikaye anlatıyor hayat sana, tamamlayacağın hikayeyi,
senin hikayeni…

Dilâra Başar Efeoğlu

Yıldızlar sana göre

Flammarion gravürü sahibi bilinmeyen, anonim bir ahşap gravürdür. İlk kez Camille Flammarion'un 1888 tarihli L'atmosphère: météorologie populaire ("Atmosfer: Popüler Meteoroloji") isimli eserinde yer bulması isminin kaynağıdır.

Flammarion gravürü sahibi bilinmeyen, anonim bir ahşap gravürdür. İlk kez Camille Flammarion’un 1888 tarihli L’atmosphère: météorologie populaire (“Atmosfer: Popüler Meteoroloji”) isimli eserinde yer bulması isminin kaynağıdır.

Düşün ki dünya senin için dönüyor, güneş senin için, yıldızlar sana göre,
Ay sana yakın yerleşmiş…
Ve tüm insanlar,
Ve tüm yaratılanlar yürüyorlar seninle,
Doğa kucak açmış,
Varacağın yer burası değil dercesine yükselmiş dağlar,
Ahenge aitsin diyen deniz,
Tüm yasaları ile olaylar; kudretin için dizilmişler sıram sıram önüne,
Sen gözleyesin diye devr-i âlem etmekte kader,
Kendini bil diye ayrılığa düşmüş toprak ve çamur,
Bulanma beslen diye varedilmiş madde,
Seni dönüştürecek mucize değil, akıl,

Konuşmadığını söyleyebilir misin şimdi evrenin seninle?
Büyüyecek bir ruhu karşılamak için beklemekte sonsuzluk…

Dilâra Başar Efeoğlu

Ya kendini kendinde bulansındır

M. C. Escher, 1898-1972

M. C. Escher, 1898-1972

Ya kendini kendinde bulansındır, ufkun menzilini aşan,
Ya kendini hayatta kaybedensindir, tekrar çemberine asılı kalan,
Ya kendisizliğinin uçurumlarında düzlük arayansındır,
Ya kendisizliğinin kutsal vadisine yerleşmiş olan…

Dilâra Başar Efeoğlu

SEVGİ

Stephen Mackey

Stephen Mackey

Sana seni kucaklatan Tanrısallıkta
Seni sana vardıran bir dil bu dünyada,
Yarınına yürümene doğru her adımınla
Duyumsadığın bir şey uçmak gibi kanatlarla,
Bazen hayata boş gözlerle bakarak aradığın
O boşlukta düştüğün kendi uçurumunda bulamadığın
Ancak sızısında acısını duymaya başladığın,
Sen ki kendi düzlüğünde yürürken
Bir gül yaprağından gülistanına vardığın,
Her sabah seni yeniden doğuran
Her gece sana ulaşabileceğin gündüz düşleri sunan
Acı, tatlı hamurunda yoğrulduğun
Yoğruldukça öğrendiğin
Öğrendikçe büyüdüğün
Büyüdükçe dönüştüğün,
Bazen içinde bir yerlerde sana saklı küçüklükte
Bazen sana senden ileri hepliği kucaklamayı tattıran yücelikte

Ve sonra ötesinde
Tüm yolların kesiştiği tek bir yol olduğunu göreceksin, SEVGİ…

Dilâra Başar Efeoğlu