Kalp Yolu…

Kalbinin kayıp parçalarını bulana dek uyumakta olan bir parçasını uyandırmaya gönüllü olmanın yürekliliği ile iz süren ruhunun kutsal yolculuğuyken hayat, acı ve sevincin ruhuna konuşmasına izin vermeli…

Dilâra B. Efeoğlu

buddhist-monk_moon

Yansıma

6c89b68cc304af42f4d8bfd70686dcad

Ormanda bir ağaç devrilse ve etrafta duyacak hiç kimse olmasa o ağaç ses çıkarmış olur mu ?

Zen Budizm’i öğretilerinde yer alan düşündürücü bu soru, tüm evrenin kozmik bağlar ile birbirine bağlı oluşuna götüren doğasının gerçekliğinin kapısını düşüncesel olarak aralamakta.
Varoluşun doğası kendini sonsuz kerelerde ve sonsuz türde bilinçlerde gerçekleştirmekte. Ve kendini gerçekleştiren varoluşa ormanda devrilen ağacın ses çıkarmış olduğu bilinci ile bakmak, ağacın varoluşuna karşı verilen bir onay aslında.
Öyleyse ağacın varoluşunun kozmik düzendeki yeri ağacın devrilişi ile de kozmik düzende bir yansıma yaratmakta. Bir bütünün kapsandığı bilgi ve bilgelik evreninde; yansıma bilinci, varoluş bilincinin en yüksek bilgeliğini taşımakta.

Dilâra B. Efeoğlu

Yıldız Tozu

Bitişikti her şey birbirine…
Bir pırıltıydı aradığı; tutunduğu, yaslandığı sönük renklerde, bulamadı
Kendi parıltısıydı üzerine yağan, mümkündü, göremedi
Oysa, oysa bir yıldız tozuydu insan…bilemedi…

Dilâra Efeoğlu

dilara

Gündüz kuşu…

Gecenin karanlığı ki bir gündüz kuşunun ötüşünün kıyısı kadarken,
Ne karanlık geçebilir sabaha, ne de duyulmaz olur ötüşler,
Unutmazsa kuşlar kıyılara varmayı…

Dilâra Başar Efeoğlu

birdsonwire2

Işık sensin, tohum sensin

Leonardo da Vinci 1452 - 1519

Leonardo da Vinci,   1452 – 1519

Karanlık sen gözlerini açana kadar var, yoksunluğuna sızlandığın ışık sensin,
Tohum sensin, açan çiçek sensin, bahçe sensin, bahçe senin,
Bildikçe büyüyeceğin, büyüdükçe dönüşeceğin,
Kaybolmadan yürüyeceğin, seni sana vardıran, içinde sessizce gelişen bir yol var.
Yol; görmekle başlanır, göremediğindendir Yol’a başlayamayışın,
Ve göremediğindendir tamamlayamadığın Yol, belki bütüne gelmişken duruşun,
Göremediğinden Yol’da kendini helak edişin, göremediğindendir gelip geçişin.
Oysa karanlık yalnız sen gözlerini açana kadar var,

Ve ben ne kadar da çok isterim varlığından yansıyan o sonsuz ışığı bilmeni, hatırlamanı…

Dilâra Başar Efeoğlu

Eşsizliğini taşıyandır içsel özgürlüğün

Elizabeth Jane Gardner 1837 - 1922

Elizabeth Jane Gardner
       1837 – 1922

Bir yok oluş, bir kayboluş sanısı değil midir şu biz insanoğlunda varolan bu denli büyük özgürlük kaygısı ve kendinden ayrı tüm diğerlerini var saymadıkça kendini yok saydığından bi haber oluşu.
Özgürlüğün karmaşası bu; kazanmaya ya da kaybetmemeye çalıştığın benliğini sınırları hızlıca çizilecek olan bir dışsal (görünüşsel) özgürlük ile varedeceğini sanmak,
Sonsuz sayıdaki parçalarından biri olduğu sonsuz büyüklükte bir puzzle olarak varsayabilirde evreni, bütünün kendisi olduğunu varsayamaz bir türlü. Hep bir ayırmak, hep bir ayrılmak, bu ebediyet deryasından azaltmak niye kendini. Bütüne dair olmak ait olmaktan daha az değilmiş gibi.
Oysa asıl özgürlük ancak varoluşun bütününü görmeye, yaratılışın içsel sesini duymaya başladığında kazandığın özgürlüğündür. Sadece içsel özgürlüğünü sağlama yolundaki insandır kendini tabiattaki tüm ahenkten ayırmadan yerini, bütünlüğünü görebilen.Ve bu bütünü görebilen insan gerçek özgürlüğüne yürüyor demektir. İçselleştirilmiş özgürlüğün ne sınırı vardır ne de sınıra ihtiyacı, varlık sebebinden uzaklaşmaksızın sende sen olmanın kudretini, verdiğin ve aldığın değer yargılarının yüksekliğini, eşsizliğini taşıyandır içsel özgürlük. Varoluşu bulmaktır varlığında…

Dilâra Başar Efeoğlu

Yıldızlar sana göre

Flammarion gravürü sahibi bilinmeyen, anonim bir ahşap gravürdür. İlk kez Camille Flammarion'un 1888 tarihli L'atmosphère: météorologie populaire ("Atmosfer: Popüler Meteoroloji") isimli eserinde yer bulması isminin kaynağıdır.

Flammarion gravürü sahibi bilinmeyen, anonim bir ahşap gravürdür. İlk kez Camille Flammarion’un 1888 tarihli L’atmosphère: météorologie populaire (“Atmosfer: Popüler Meteoroloji”) isimli eserinde yer bulması isminin kaynağıdır.

Düşün ki dünya senin için dönüyor, güneş senin için, yıldızlar sana göre,
Ay sana yakın yerleşmiş…
Ve tüm insanlar,
Ve tüm yaratılanlar yürüyorlar seninle,
Doğa kucak açmış,
Varacağın yer burası değil dercesine yükselmiş dağlar,
Ahenge aitsin diyen deniz,
Tüm yasaları ile olaylar; kudretin için dizilmişler sıram sıram önüne,
Sen gözleyesin diye devr-i âlem etmekte kader,
Kendini bil diye ayrılığa düşmüş toprak ve çamur,
Bulanma beslen diye varedilmiş madde,
Seni dönüştürecek mucize değil, akıl,

Konuşmadığını söyleyebilir misin şimdi evrenin seninle?
Büyüyecek bir ruhu karşılamak için beklemekte sonsuzluk…

Dilâra Başar Efeoğlu

Ya kendini kendinde bulansındır

M. C. Escher, 1898-1972

M. C. Escher, 1898-1972

Ya kendini kendinde bulansındır, ufkun menzilini aşan,
Ya kendini hayatta kaybedensindir, tekrar çemberine asılı kalan,
Ya kendisizliğinin uçurumlarında düzlük arayansındır,
Ya kendisizliğinin kutsal vadisine yerleşmiş olan…

Dilâra Başar Efeoğlu

SEVGİ

Stephen Mackey

Stephen Mackey

Sana seni kucaklatan Tanrısallıkta
Seni sana vardıran bir dil bu dünyada,
Yarınına yürümene doğru her adımınla
Duyumsadığın bir şey uçmak gibi kanatlarla,
Bazen hayata boş gözlerle bakarak aradığın
O boşlukta düştüğün kendi uçurumunda bulamadığın
Ancak sızısında acısını duymaya başladığın,
Sen ki kendi düzlüğünde yürürken
Bir gül yaprağından gülistanına vardığın,
Her sabah seni yeniden doğuran
Her gece sana ulaşabileceğin gündüz düşleri sunan
Acı, tatlı hamurunda yoğrulduğun
Yoğruldukça öğrendiğin
Öğrendikçe büyüdüğün
Büyüdükçe dönüştüğün,
Bazen içinde bir yerlerde sana saklı küçüklükte
Bazen sana senden ileri hepliği kucaklamayı tattıran yücelikte

Ve sonra ötesinde
Tüm yolların kesiştiği tek bir yol olduğunu göreceksin, SEVGİ…

Dilâra Başar Efeoğlu